YALAN SÖYLEMEK

Yazımın başında yalan atmak gibi bir başlık kullandım. Reelde herkesin bildiği ama bir türlü kendine yakıştıramadığı çok önemli bir detaydır aslında.

Şahsen ben büyüme dönemindeyken ailem bana yalancılığın ne kadar aşağılık bir karakteristik bir bozukluk olduğunu sıkça anlatmıştı. O nedenle bana sorulan sorulara ya doğru yanıt veririm ya da susarım.

Basit bir örnekle bunu size çok daha iyi anlatabilirim sanıyorum. Örnek şu: Tarih 07.07.2013 Pazar, Yer Diyarbakır. Haber bültenlerini izleyerek bir sonraki günün hava durumuna göre hazırlıklar yapılır ki genelde Pazar günleri ya havuza gidilir, ya ailece piknik yapılır. Haber bültenleri beklenen hava sıcaklığını 40 derece olarak açıkladı. Diyarbakır şartlarında 40 derece çok büyük bir sıcaklık değil. Zira herkes bu orandaki sıcaklıklara alışıktır Diyarbakır’da.

Pazar günü saatler 12 yi gösterirken arkadaşlar ile otururken havanın çok aşırı derece sıcak olduğunu fark ettik. Meraklanıp bir petrolün tabelasına baktık. Derece 52. Bozuktur dedik kendimizce ama en mahrem yerlerimize kadar da terliyoruz aynı zamanda.

Bağlar bölgesi denilen ilçeye geçtik. Er Pa adında bir şirketin tabelası vardı. Orası da 52. Demek ki tabelalarda ve bizde sorun yok. Sorun meteorolojide. Çünkü saat 13’te cep telefonlarımız ile hava sıcaklığını güncellememize rağmen sıcaklık bu kez internet verilerine göre 39 derece olarak gözüküyordu.  Saatlerimiz 16.40’ı gösterdiğinde Er-Pa firmasının önünden geçerken sıcaklığın 46 derece olduğunu gördük. Akşamüzeri ve derece 46.

Şimdi aslında soru şu: bir gün önce tahminen 40 derece diyen Meteoroloji müdürlüğü, nasıl oluyor da aynı gün içerisinde sıcaklık 52 derece iken internet üzerinden verilerini 39 derece olarak gönderir?

Bu yalan beyanın gerekçesi nedir? Neden yalan atarlar? Ben anlamış değilim. Zira çok önemli bir olay değil nihayetinde. Fakat şöyle bir olgu kafamda uyandı. Basit bir hava durumu dahi yalanların temeli üzerine oturtuluyor ise gerisini size düşünün.

----------------------///////////////------------------

BİR BAŞKA HİKAYE

KISSADAN HİSSE

Bir memleket düşünün; bürokratları halka hizmet etmek için mücadele ediyor, Hazreti Ömer’in yolunda. Hesap soran, nedenlerini araştıran ve ahirette vereceği hesabın yükünün farkında olan.

Birde günde 10 saati aşan enerji kesintisi ile boğuşan halk, işi alt üst olan esnaflar, 52 derece sıcaklık, işsizlik, vs,vs, vs…

Zaten elektrikler kesik, yine içimiz kararacak. Mesajı algılayabilecek kapasite de yok zaten…

Siz öyle bir bürokrat düşünmeyin iyisi mi. Çünkü sadece hayallerimizde var olabilir.

Saygılarımla

besenk@hotmail.com