SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() YAŞAMDAN ELEKTRİK ALMAK![]() Geçen Pazar günü, akşam üzeri ofis semtinde bir arkadaşımın bürosuna gittim. Yaklaşık 1 saatlik ziyaretimde 5-6 kez elektriğin gidip geldiğini söylemek isterim. Her gidişte düğmesine basılan şarjlı aydınlatıcılar ve tüplü sobanın görüntüsü sohbetin ana teması haline geliyordu.
Ortak düşünceye göre “ Diyarbakır, nüfusu ne kadar artarsa artsın, kocaman bir köy olmaktan kendini kurtaramıyor “ olmasının hepimize acı verdiğinin farkındayız. Kime ne söyleyeceğimizi bilmez durumda, kendi haline acıyan bir toplum olduk. Elektrikten sorumlu olan kurum yetkililerinin ne söylediğinin önemi yok, herkes insanca, eşit, demokratik ve adaletli bir ortamda yaşamanın özlemini çekiyor. Bizler vatandaşlık görevlerimizi yapıyorsak ilgili Kurumlar da bize vatandaş olarak hizmeti kusursuz ulaştırmak zorundadır. Hani her şeyde maliyet, tasarruf ve verimlilik hesapları yapılır ya, Şöyle ki, cereyanlar gittiğinde kesilen doğalgaz ve kaloriferden dolayı halkın hastalanmasında ve sonrasındaki tedavinin önce topluma sonra Devlete maliyeti ne kadardır? Esnafın, zanaatkarın ve ticaret ehlinin bu kesintilerden dolayı uğradığı ticari zararın miktarı hangi seviyelerdedir? Büyük bir bölümünün mahdut bir ücretle geçindiği Diyarbakır halkının bozulan elektronik aletlerinin, cihazlarının ceremesi kimden çıkmaktadır ve parasal miktarı nedir? Bütün bunları hesaplamanın ve bozulan sinirlerimizin harabiyetinin bedeline kimsenin aldırdığı yok. Astar yüzden pahalımıdır yoksa kulak arkası edilecek cinsten midir? Herkesin kendine göre izah ve iz’an kabiliyeti vardır elbette.
Ama bir şey var ki, o konuda bilmemiz gerekenler olmalıdır. Hani, oruç tutmanın bir fazileti de yoksul insanların durumuna vakıf olmaktır ya, şimdi yaşadığımız bu olayların bize vermek istediği bazı mesajlar olduğunu düşünüyorum.
Mesela, geri kalmış toplumlarda veya üçüncü Dünya ülkelerinin en geri kalmışlarında elektrik enerjisi pedalla çevrilen mekanizmaların şarj ettiği aküler yardımıyladır ya, o insanların elde ettikleri zayıf ve sürekliliği olmayan enerjilerinden aldıkları verimin dayanılmaz zorluğunu bizlere hatırlatmadır birinci mesaj.
Elektrik kesintilerinden dolayı kalorifer ve doğalgaz ısıtma sistemlerinin devre dışı kalmasıyla üşüyen ve donan çocuklarımıza, sürekli sokakta yaşayanların durumunu ve uzun zamandan beri kar ve kış şartlarında soğukla mücadele edip hayatta kalmaya çalışan VAN halkının ve çocuklarının durumunu hatırlatmadır ikinci mesaj.
Elektronik alanda geri kalmış toplumlarda çamaşır ve bulaşık yıkamanın, yemek ve banyo yapmanın, ortalığı süpürmenin ne kadar zahmetli işler olduğunu özellikle kadınlarımıza hatırlatmaktır üçüncü mesaj.
Fakir çocuklarının mum ışığında ders yapmasının değerini göstermektir dördüncü mesaj.
Cereyan gittiğinde asansörde mahsur kalmakla soğuk ve karanlık hücre fobisini, kapalı yer korkusunu yaşayanların halini duyurmak ve bu korkuları gidermeye yardımcı olmaktır beşinci mesaj.
Yaşamımızın en önemli mabedi haline gelmiş olan TV karşısından ayrılarak battaniyelere sarılıp, ev halkıyla kısmen sohbet etmenin unutulmuş tadını duyumsatmaktır altıncı mesaj.
İnsan olduğumuzu ancak medeni bir toplumun ferdi olmadığımızı, yaşam kalitemizin yaşanabilirliğinin tartışılabileceğini unutmamamız gerektiğini belirtmektir yedinci mesaj.
Bu mesajlar çoğaltılabilir tabii ki. Velhasıl, bizlere unuttuğumuz duyguları ve insanları hatırlattığı için yetkililere minnettar olduğumuzu, onları kırmadan ve kızdırmadan bu faideli çalışmalarının karşılığında saygılarımızı sunmayı ihmal etmeyelim. Yani hepimizin gördüğü bu tablonun bize vermek istediği hayat derslerini göz ardı etmeyelim istiyorum. Mevcut durumdan keyif almaya bakalım, zira başka çaremiz yok gibi sanki…. Yükleniyor...
|