SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() YAŞAMIN ÖZÜ: AYET VE SÜNNET UYGUNLUĞU
Peygamber hayatta iken bazı insanlar dinin temel kaidelerinin azlığını dile getirir, Cennete gitmek için bunların yetersiz olduğundan yakınırlardı. Modern deyimle aşırılığa kaçarlardı
Namaz, oruç ve sair ibadetlerle meşgul olmak için aile ihmalleri başladı. Bazıları gece, gündüz kendilerini ibadete adadılar. Dünyanın Sefa ve cefasından kaçmak için mabetlere kapanmayı ve hatta hadım olmayı teklif ettiler. Peygamber uyardı.’’Ben size örnek olarak gönderildim yetmiyor mu? Benim yaşayışımı örnek alın’’ buyurdu.
O(As.),daha aramızda iken çıkan yalancılar, aslında dinin kıyamete kadar dış ve iç müdahalelerle karşı karşıya kalacağının en bariz göstergesidir. Müseylemetül kezzap ve onun" el filu mel filu el hortumu tevilu "uydurma sözleri başta gülünç gelse de dış müdahalenin o zamandan start aldığının göstergesidir. Dini koruma altına alındığına dair bir vaat var. Vaat bu ilahi emir ve yasakların kıyamete kadar muhafazasının Kaynağından yapılacağına dairdir. Garantisini aziz ve celil Allah bizatihi üstlenmiştir.
Kuran'da muhkem ve müteşabih ayetlerinin olması ve inen vahyin cihan şümul olması, insanlık âleminin sonuçlanacağı güne kadar (kıyamette kadar)başka bir vahyin gelmeyişi sünnetin varlığını zorunlu kılar. Çünkü sünnet aynı zamanda ayetlerin pratikte uygulanmasıdır. Kur’an’ı anlamanın yolu sünnetten geçer ki Buda yine ayetlerle teyit edilmiş bir hakikattir.
Ne yazık ki İslam’ın bayraktarlığını yapanlar(!) .siyasal, sosyal, ekonomik gücü elinde tutmaya çalışanlar, güçlerinin bekası, zulümlerinin toplum tarafından sessizlikle karşılamasını isteyenler; yani dünün ve bugünün toplum mühendisliğini yapanlar; Ayetlerle bireyleri susturma yarışına girmişlerdir. Makam ve mevkilerinin devamlılığını sağlama adına ayetlerin arkasına sığınmış Ayetlerden medet umar olmuşlardır. Ayete göre yaşamaktan ziyade kendi yaşam biçimlerine uygun Ayetler bulma gayretine ve delaletine girmişler. Ayet bulamayınca da Hadislere yönelmişlerdir. Ne acıdır ki ortaya Ayeti Ayetle ya da Hadisi Ayetle güreştiren bir ortam oluşturmayı başarmışlardır.
Tarih, Müslümanların bir birini Kılıçtan geçirirken mızrak başına takılan Kur'an ayetlerinin ne denli suiistimal edildiğinin en büyük şahidi olarak yeter de artar. Makam ve mevki hırsı, Kur’an örtüsü altında Adaletsiz yapılanmalar yerin dibine gömülürken; Yezit ve Haccac olma duygusu maalesef genetik bir şekilde nesilden nesille aktarılmıştır. Ama Kur'an kendisini kullanan her adaletsiz yapıyı yerle yek zan etmeye devam edecektir.
Adaletsiz hiç bir yapı Kur’an’dan beklediği cevazı bulamayacak ve hiç bir Hadis te Kur’an’a ters olarak ortada cirit atamayacaktır. Ki zaten Usulü'l- Hadis kaidesine göre Kur’an’a muhalif olan Hadis, Hadis değildir. Bunu dün bilmezlikten gelenler nasıl nefretle anılıyorlarsa bugünde göz ardı etmeye çalışanlar yarınlarda aynı nefrette maruz kalacaklardır.
Dinin sahibi; siyasi iktidarlar, cemaatler, cemiyetler mezhep kurucuları, gazete patronları, ekonomiyi yönlendiren ağa babalar değil; olsa olsa bunlar dinin hizmetkârı olurlar. Dinin çizdiği kuralara uymayanlar kendilerine zarar vermekten başka etrafına, onlara itimat eden, düşünmeyi bile onlara endeksleyen toplulukları ile din arasında set oluştururlar. Ve yine dini bireyselleştiren akıl tutulmasını yaşayan, tefekkürden yoksun insanları dinden nefret ettirirler. Bu dinin yegâne sahibi var: O da, yaratan, imtihana tabi tutan, öldüren ve din günün sahibi(sorgulayan) Rahim olan Allah’tır.
Dine yeni bir eklemeye gerek kalmaksızın ya da dinde reform yapmaya ihtiyaç olmaksızın kaynağından bilmek tüm sorunların çözümüne başlamak demektir Dinin kaynağı "Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah’ın kitabi Kur-ân-ı Kerim ve Peygamberin (As.) sünnetidir. Hizmetkârıyız ideası ile ortaya çıkanların yaptığı yanlışlar, kurallara uymama dinin özü değildir. İnsanın hatası ve günahıdır Ayet ve Hadisler çerçevesinde adaletli bir dünya temennisi ile
Yükleniyor...
|