SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() yazının başlığı yılbaşı müslümanların neyine?-4Diyanet her ne kadar bir caiz bir caiz değildir dese de hüküm ortadadır. Bu kafirlerin inancında /kültürlerinden çıkmıştır ve kafirlerin kültüründen, hadaratından çıkan ne olursa olsun onu almak caiz değildir. Onu benimseyen küfre girmiş olur. Allah c.c şöyle buyuruyor:“Rabbinizden size indirilene uyun. Ondan başka bir takım velilere uymayın. Siz pek az düşünüyorsunuz.” (Araf 3) “ALLAH’ın haram kıldığını helal kılıyorlar, onların kötü amelleri kendilerine süslü ve güzel gösteriliyor.” (Tevbe 37) Müslümanlar ne yazık ki, İslam’ı gereği gibi bilmemeleri sonucunda batıya özenti duymaktalar. Onlar gibi giyinip, onların sergiledikleri fiilleri uygulayıp onların kültürlerini, adetlerini taklit etmekteler. Bu durumu peygamberin 1429 sene öncesinden bizlere anlatmıştır. “Şüphesiz siz, sizden öncekilerin sünnetlerini (yaşam modellerini) karışı karışına takip edeceksiniz. Hatta onlar bir kertenkele kovuğuna girseler de siz yine onları takip edeceksiniz.” Denildi ki: “Ey ALLAH’ın Rasulü ! Yahudi ve Hıristiyanları mı kastediyorsunuz?” O’ da şöyle buyurdu: “Başka kim olabilir.” Başka bir hadiste: “Onlardan biri hanımıyla yolda cinsî yakınlıkta bulunsa, siz de aynısını yapacaksınız!” (Câmiu’s-Sağîr, , 122) Müslümanların düştüğü bu günkü halini kepazeliğini şair ne güzel dile getirmiş: Bir elde kadeh! Bir elde Kur’an! Ne helâldır işimiz, ne de haram! Şu yarım yamalak dünyada, Ne tam kâfiriz, ne de tam bir Müslüman! Müslümana: “Sen Hıristiyan mısın?” diye sorsan darılır. Amma yılbaşında hindi, kaz; yemesine bayılır… Çam deviren hindici, nasıl mümin sayılır… Bilmiyoruz çoğumuz ne edip yapıyoruz: “Batı, Batı” diyerek, eyvah! Hep batıyoruz! Yaklaşınca her sene, öz yurdumda yılbaşı: Yapılır milletime Frenkçe türlü aşı!.. Buna, ağlar ağacı; hem toprağı, hem taşı: Müslümanız (!) onlarla, Noel de yapıyoruz. “Batı, Batı!” diyerek, eyvah! Hep batıyoruz!.. Ey Müslümanlar uyanalım! Müslümanların Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı olmak üzere sadece iki bayramı vardır. ALLAH’ın izni ve yardımıyla İslam Devleti kurulduğunda bu en büyük bayramımız olacaktır. Çünkü Devletimizin kurulmasıyla bütün bu cahillikler, bidatler, rezillik ve zillet son bulacaktır. Düşünün ki, bizler kendi bayramlarımızı unutup/bırakıp kafirlerin bayramını kutlayacak kadar acı bir duruma düşmüşüz. Bu durumdan hiç mi içimiz sızlamıyor? Bir gecelik zevk uğruna, Rabbimize vereceğimiz hesabı hiç mi düşünmüyoruz? Bu kadar battık mı? Bugün bu rezilliklerin ve sapıklıkların yaşanmasının tek sebebi şuan hakim olan sistemden başkası değildir. İnsani vahşileştiren, hayvanların seviyesine düşüren bu kokuşmuş sistemin verdiği eğitimdir. Bu sistemden kurtulmanın yolu da bizim uyanmamız ve İslam’ın/Şeriat’ın gereklerine bağlanmada acele etmemizdir. O halde halen ne diye duruyoruz Ey Müslümanlar? MEKKE’NİN FETHİ ve YILBAŞI Hicri takvimin 8.yılı Ramazan’ın 10’unda Çarşamba günü Peygamber Efendimiz Mekke’nin fethi için Medine’den yola çıktı. Hicri takvimi miladi takvime çevirme formülü uyguladığımızda bu tarih miladi takvime göre 1 Ocak 630 Pazartesi’ye denk gelmektedir. Yani Mekke’nin fethini Peygamber’in (SAV) Medine’den yola çıkışını esas aldığımızda yılbaşına denk getirmemiz doğrudur. Mekke’nin fethi özdür, esastır, ruhumuzdan gelendir. Putperestliğin temellerinin yıkıldığı en şerefli askeri harekattır, Ruh harekatıdır. Aynı zamanda Peygamberlik görevinin zirve hadisesidir. Böyle bir iman projesinin, alternatifi olabilir mi? Ortalıkta gördüğümüz şekliyle yılbaşını kutlamak ise; bizden olmayan, İslam’a ve geleneğimize yabancı bir çok unsurun bir araya gelmesiyle oluşmuş bir yozlaşmanın sonucudur. Batının, kültürünü bir paket halinde bize servis etmesidir. İçinde noel baba, içki, hindi, çam ağaçlarının süslenmesi gibi yığınla yabancı detay var. 1385 sene önce dünyanın kaderini değiştiren bu şerefli olay, herhangi bir şeye alternatif olmaz. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in en büyük fethidir. Kabe’yi kazanmasıdır. Putperestliği, paganlığı toprağa gömmesidir. İnsanımızın büyük kısmı Mekke’nin fethini bilir ama, bunun yılbaşına denk geldiğini bilmez. Bunu hatırlamalı ve yılbaşındaki kutlamaların içindeki bir çok unsurun bize yakışmadığı, yabancı kültürlerin sinsi bir yozlaştırması olduğu anlatılmalıdır. Teferruatlı bilgi ise okumaktan ve araştırmaktan geçiyor. O halde okumak öncelikli işlerimizden olmalıdır. Ben bir giriş yaptım, birlikte devam edelim. İnancımızı, tarihimizi bilmek için gayret… Yükleniyor...
|