SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() Şefika Ablamızı, Mele Şewkî ve Mehmet Akyol Dostlarımızı Kaybettik…![]()
ibrahim GÜÇLÜ ibrahimguclu21@gmail.com
Son bir haftadır oldukça acılı günler geçiriyorum. Bir dostumuzun kaybiyle ilgili acı haberi duyduktan ve daha onun acısını yeterince paylaşma olanağı bulamadan, başka bir dostumun ömür haberini aldım. Daha onun acısını paylaşma ve yaşama olanağı bulamadan değerli Şefika Ablamızı kayıp ettiğimiz haberini telefonun diğer ucundaki titrek sesli dostumdan alıyorum. Bütün bunlara ek olarak, PKK’nın kendi örgüt ve kirli amaçları için insanları araçsallaştırarak eylem alanına ve ölüme sürmesinin sonucunda genç canları kaybetmenin “acının çekilmez ağırlığını” da duyuyorum. Durum böyle olunca her biri hakkında ayrı ayrı yazma fırsatım bile olmadı. Biri hakkında yazmak isterken, yeni gelen haber yazmamı hem böldü ve hem de erteledi. Sonuç olarak bugünkü (10 Haziran) son kaybımız olan Şefika Ablamızla birlikte diğer dostlarımı da yazma olanağı buldum. ***** Melle Şewkî, Nusaybinli eski bir dostumdu. Onu 1974’lerden sonra, Türkiye Kürdistan Demokrat Partisinin (T-KDP) etkin ve kararlı bir üyesi olduğu zaman tanıdım. Zaman içinde ve Kürdistan’da ulusal hareketin dal budak saldığı koşullarda yakın dostluk ilişkilerimiz oldu. Rizgarî Dergisini yayınlamamızdan, Komal Yayınevini kurmamızdan ve Kürtler ilgili kitapları yayınlamaya başlamamızdan sonra, bu dostluğumuz, belli bir düzeyde çalışma arkadaşlığına dönüştü. Dergi ve kitap dağıtımını Kürdistan’da yaptığımız zaman, sıkı ve yurtsever duygularla desteğini gördüğüm) gördüğümüz yakın dostlarımdan biri oldu. 1992 yılında HEVGIRTIN-PDK’nın kuruluş çalışmalarında beraber olduk. Partinin kurucu üyeleri olduk. Partinin kuruluş kongresinin iradesiyle parti meclisi üyeliğine seçildik. Partinin birkaç kongresine de birlikte katıldık. Partinin önemli çalışmalarını yürüttük ve önemli projelerine, diğer meclis üyesi arkadaşlarla birlikte ortak imza attık. Kürdistan’a dönmeye karar ve legal çalışmayı stratejik alan olarak tercih etmeye başladığım zaman, partiden ayrıldım. Partiden ayrılmamdan sonra da dostluğumuz devam etti. Türkiye ve Kürdistan’a döndüğümde, Demokratik Kitle Partisi (DKP) çalışmalarına katıldığım zaman da dostluğumuz devam etti. Benim yaptığım çalışmalarda hep dayanışan dostum oldu. O, Kürt Milleti ve Kürdistan için büyük bir kayıp. Tabi ki benim için de büyük bir kayıp.
***** Mehmet Akyol, eskilerde Türkiye Solu içinde olan; bir zamanlardır Kürdistani yolda yürüyen bir dostum. Onu Türkiye ve Kürdistan’a dönüşüm sonrasında (1998) tanıma fırsatı buldum. İyi dost olduk. Zaman zaman ortak toplantılara ve ortak çalışmalara katıldık. Özellikle de TEVKURD çalışmaları sırasında yakın durduk. Mehmet AKYOL, fikir üreten de bir dosttu. O Liceli, Zaza Kürdüydü. Kürtçe’nin lehçesi olan Zazaca’nın geliştirilmesi için de büyük çaba gösteriyordu. Son zamanlar bir kitap da kaleme aldı. Onu dün Diyarbakır toprağa verdik. Acımız hem taze ve hem büyük. ***** Onun acısını daha sindiremeden ve yeterince paylaşmadan, Şefika Ablamızı da bugün (10 Haziran) toprağa verdik. Şefika Abla, Erganili Sofi Berberin Eşi; Abdurrahman Demir, Muharrem Demir, Remzi Demir, Murat Demir, Fatma Demir, Zehra Demir, Zeynep Demir’in anneleri. Şefika Ablayı, 1971 yılında Diyarbakır Ceza Evinde tutuklu olduğum zaman, Ergani DDKO Kurucusu oğlu Abdurrahman ve Hayat Arkadaşım Gülfer vasıtasıyla tanıma fırsatı buldum. İlk görüşmemizde, onunla yaptığımız konuşmada, Anadolu Kürtleri Kürtçesiyle “gelo tu rindî?” sorusunu sorduğum zaman, dostluğumuz ünlenmişti! Ben, “iyi misiniz?” yerine o cümleyi kurmuştum. Ama aslında Kürtçeden Türkçeye çevrilen anlamı, “Güzel misiniz?” demiştim. Kürtler de bir kadına da bu söylenmezdi. Ama önce şaşırmasına rağmen, daha sonra meramımı anlamıştı. Bu nedenle, her hafta yoksulluğuna rağmen oğlu Abdurrahman’ı ziyarete geldiği zaman, beni de hep görüşüne çağırırdı. Ben Şefika ablayı tanıdığım zaman, 42 yaşındaydı. Ben ise 21 yaşındaydım. 1974 Temmuz’undan itibaren Erganiye yerleşince, bir ailenin fertleri haline geldik. Şefika abla radikal İslamcı ve aktivist bir kocaya sahip olmasına rağmen, o yıllarda tüm devrimcilerin ve yurtseverlerin anası oldu. Her devrimci ve yurtsever Kürt gencine evini açtı. Bizler için bir anne kucağı oldu. Bizleri militanca korudu ve kolladı. Çok az insanın “ben kürdüm”, “ben Kürtçüyüm” dediği zamanlarda, Kürtlüğe ve Kürtçü fikirlere sahip oldu. Rizgarî Siyasi Hareketi, Ergani’da etkin bir örgütlenmeye dönüştüğü, oğlu Abdurrahman başta olmak üzere bütün çocukları hareketin yerel ve bölgesel düzeylerinde etkin kadroları haline geldiği zaman da, riskleri göze aldı. Hiç bir zaman saldırılar karşısında geri adım atmadı. Hep bizimle birlikte oldu. Ergani’da devlet güçleriyle yerel gericilerin ortak saldırılarıyla, hareket ve aile olarak karşı karşıya olduğumuz zaman, hep yanımızda oldu. Bizi korudu. Kürdistan’da 1977 yılında Ergani’de resmi ilk Newroz Kutlamasından bir gün öncesinden benim evime ismi geçen güçlerin uzun menzilli silahlarla saldırmasından sonra, çarşaf giyinerek, benim silahımı beline bağlayarak Newroz salonuna giren kahraman insan oldu. Onun ölümü, beni, hepimizi, çok çok üzdü. Ama onun için zamanının gelmiş olması biraz bizim acımızı azaltan vakıa oldu. Mezarının başında da belirttiğim gibi “O Kürt Devrimci ve Fırat Yurtseververlerin Anası” payesini çoktan kazanmıştı. ***** Şefika Ablamız, Melle Şewkî ve Mehmet AKYOL Dostumuz mezarlarında huzurlu yatsınlar. Yükleniyor...
|