SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() TÜRKİYE 1’NCİSİ OLAN DİYARBAKIR POLİSİNİN SIRRI NEDİR?
BÖLÜM 3:
Diyarbakır eski Emniyet Müdür Yardımcısı ve Sosyolog Metin Murat Arslan’ın “polis”lik tezinden bölüm başları…
“Bugün başta İngiltere olmak üzere, dünyanın hemen her ülkesinde "bir vatandaşın polisin vazifesini yapmasına engel olması veya olmaya teşebbüs etmesi veya bir ihtiyaç anında suçlunun yakalanma ve tutuklama işinde polise yardımı reddetmesi kanunen suçtur."
İsviçre’de vatandaş polislik yapar, yanlışlıklara karşı çıkar, bizde vatandaş vazifesini yapan polise karşı çıkar. 'Trafik canavarının' başıboş gezdiği toplumumuzda, trafik kültüründen uzak bir halkın karşısına ne kadar iyi yetişmiş polisleri koyarsanız koyun, belli bir noktadan sonra o da vatandaşa göre tavır belirleyecektir.
Bu noktada sürekli olarak polisin rüşvet aldığından şikayet eden insanımız kendisini eleştirme cesaretini göstermeli ve rüşvetin tek yönlü bir suç olmadığının farkına varmalıdır. Rüşvet almak ne kadar etik kurallarına aykırı ise rüşvet vermenin de ondan kalır yanı olmadığı ve kanunen suç olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.
İlginç bir şekilde, insanımız polisin merhametli olmasını değil, korku ve itaat yayan sert bir imaja sahip olmasını istemekte, dolayısıyla, yaptıklarından hoşlanmadıklarında polisin kendilerini dövmesini neredeyse normal karşılamaktadır. Fertleri arızalı toplumlardan sağlıklı kurumların çıkması beklenmemelidir.
Halkımızın polis hakkında yukarıda bahsettiğimiz olumsuz düşüncelerinin bir nedenini, polisin içinden çıkıp geldiği toplumun özelliklerinde aramak gerekir. Halkımıza kaba davrandığı veya insan haklarını ihlal ettiği iddia edilen polisler, bu toplumun beslendiği aynı kaynaktan, kültür ve eğitim altyapısından gelmektedir.
Şayet orta öğretim kurumlarında bedenen-ruhen sağlıklı ve kaliteli insanlar yetişir ve bunlar polisliğe başvurur ise daha iyi polisler yetiştirileceği muhakkaktır. Yoksa edinilmiş ve kökleşmiş birtakım alışkanlıkların sonradan değiştirilmesi, yaşadığı topluma göre şekil alıp yetişmiş bir kişinin, yeni bir kişilik kazanıp hedeflenen polisler haline gelmesi çok zordur.
Kurumlar arasında işbirliğinin olmayışı, yetersiz oluşu veya bürokratik engeller, problemi daha da artırmaktadır. Polis, suçlara karşı yaklaşımında ‘adi suç’ olarak tanımlanın eylemlere daha fazla ağırlık vermesinin sonuçlarını istatistiklere yansıtarak ‘polis başarılı olmuştur’ tezini işlemektedir.
Oysa ki polisin ‘beyaz yaka’ suçlarına da gerekli ağırlığı vermesi zorunludur. Polisin ‘beyaz yaka’ suçlarına karşı nasıl mücadele ettiği hakkında net olarak yorum yapılması oldukça güçtür. Bunun başlıca nedeni, öncelikle ‘beyaz yaka’ suçlarının boyutunun tam olarak bilinememesidir.
Çünkü ‘beyaz yaka’ suçlarında doğrudan mağdurların şikayeti söz konusu değildir. Dolayısıyla ‘beyaz yaka’ suçlarının ortaya çıkartılması güçtür. İkinci olarak, ‘beyaz yaka’ suçları ortaya çıkartılsa bile, bunu işleyenlerin ‘hatırı sayılı, hatırı sayılı kişilerin tanıdıkları veya bir şekilde ilişki içerisinde oldukları kişiler olması nedeniyle, polisin müdahalesi oldukça zordur.
Çağdaş, demokratik polis aşağıdaki iki temel sorunu aşmaya çalışmaktadır.
1- Halkın polis hizmetlerine katılımlarının desteklenerek en fazla katılımın sağlanması;
2- Hatalı polis uygulamalarının vatandaşlar tarafından şikayetlerinin yapılabileceği mekanizmaların kurulması ve bu mekanizmaların demokratik değerler çerçevesinde işler halde olması.
Diğer bir anlatımla polis hakkındaki şikayetlerin polis tarafından örtülmemesi, bunların açığa çıkartılarak sorumluların cezalandırılması ve bu çalışmalardan da vatandaşların bilgilendirilmesi demokratik polisliğin gereğidir.
Toplum temelli polislik, toplum odaklı polislik vb. adlarla da anılan ve bu yaklaşımın bütününü oluşturan felsefe, özellikle ABD, Avrupa Devletleri, Avustralya, Kanada gibi gelişmiş ülkelerde 1980’li yıllardan itibaren hız kazanmaya başlamış ve 1990’lı yıllardan itibaren giderek artan bir şekilde uygulamaya konulmuştur
Bu anlayışa göre polisler, vatandaşlardan toplanan vergilerden ödenen bir ücret karşılığında yine vatandaşa polislik hizmeti sunan kamu görevlileridir. Dolayısıyla, bu hizmetin içeriği konusunda doğal olarak halkın söz hakkı ve katılımı da söz konusudur. Hizmetin genel politikalarının belirlenmesinde halkın istek ve beklentileri her zaman göz önünde bulundurulmak durumundadır.
Toplum Destekli Polislik; toplumun tüm kesimleriyle güvenli ve huzurlu bir çevre oluşturmak, suçun mağduru olma korkusunu azaltmak, toplumla polis arasında köprüler kurarak yaşam kalitesini artırmak için pro-aktif bir işbirliği gerçekleştirerek, polis hizmetlerinin yerelleşmesi, yetkilendirilmiştir.
Bugün, Avrupa Birliği ülkeleri polis teşkilatlarıyla ortak projeler ve eğitim faaliyetleri yürüten polis teşkilatı, insan hak ve özgürlükleri ihlallerinin önlenmesine yönelik önemli gelişmeler kaydetmiştir.
Bugün dünyanın gelişmiş polis teşkilatlarında uygulanan toplum destekli polislik anlayışının teşkilatımızca benimsenmesi ve uygulanması amacıyla başlatılan çalışmalar halen devam etmektedir.
Ancak, toplum destekli polislik anlayışı, uygulandığı ülkenin sosyo-kültürel yapısına göre farklılıklar arz ettiğinden, ülkemiz için de, gelişmiş ülke uygulamaları esas alınarak bize özgü toplum destekli polislik anlayışının geliştirilmesi daha uygun olacaktır.
Aşağıdaki hususlar polisliğe bu yeni ve yenilikçi yaklaşımın ana hedeflerini açıklamaktadır:
—Polis ve vatandaşlar bir arada çalışır. —Yenilikçi problem çözme tekniğinden faydalanılır. —Toplum ile devamlı irtibat ve danışma içerisinde bulunulur. —Kendi bölgelerine sahiplenme ve sorumluluk duygusu vardır. —Toplumun polislik faaliyetlerinde etkin olma şansı vardır.
Toplum destekli polisliğin 4 temel taşı şunlardır: -Toplumsal danışma, -Sorunu analiz, -Sorunu çözme, -Yönetimle iletişim.
Toplum destekli polislik tutuklamaları, kanunun uygulanmasında yalnızca bir araç olarak düşündüğü için, bir toplumdaki adalet sistemi hapse atmayı bir sonuç değil bir vasıta olarak görmektedir.
Çözümler yerel toplumun kaynakları ve hayal gücü ile sınırlıdır.
A-Suç önleyici polislik toplum güvenliğini sağlamada üç açıdan önem taşımaktadır.
1-Toplumun suçla oluşacak mağduriyetini, suçun oluşumunu engelleyerek ortadan kaldırabilmek.
2-Suçun takibi için gereken teknik faaliyetlerin yapılmasının oluşturacağı maddi külfeti ve suçun kovuşturulmasından görevli personelin zaman kaybını asgariye indirmek.
3-Suç önleyici aktivitelerle halkla ilişkiler sağlamlaştırılarak ve polisin halkın desteğini kazanmasıyla polisin yapacağı görevlerinde kolaylık sağlamak.
B-Toplum Destekli Güvenliğin Amacı
• Vatandaşlarla daha iyi ilişkiler kurmak, • Suçtan mağdur olma korkusunu azaltmak ve • Suç oranlarını azaltmaktır
C-Toplum destekli polislik, başarılı olabilmek için beş büyük grubun topyekun kararlılığını gerektirir:
Polis…
Vatandaş…
Ticaret, medya, siyasi liderler gibi alt gruplar, sosyal hizmet temsilcileri ve toplumun diğer kurumları.”diyor Metin Murat Arslan…
Yükleniyor...
|